Yağmur bilince düşünce...
Tertemiz bir sayfa açmak...

Karanlık yağmurlu bir İstanbul sabahına uyandık bugün... Bu yaşıma kadar böyle yağmuru , gökgürültüsünü ve şimşeği bir tek yıllar önce Turkcell'de çalışırken gittiğimiz outdoor eğitiminde doğada yön bulma çalışması sırasında, bakir doğanın ortasında grup olarak kaybolduğumuzda hatırlıyorum. Sarı itfaiye yağmurluğu ve çizmelerim olmasına rağmen iliklerime kadar ıslanmış, ağaç dallarının içinde nereye gittiğimi bilmeden ilerlerken yıldırım korkusuyla yaşadığım endişeyle oldukça çaresiz hissetmiştim kendimi... Tıpkı o zaman ki yaşantımda büyük bir dönüşümün arifesinde iç dünyamda yıkılan duvarların gürültüsü ve içimde yaşadığım bir çok olumsuz hissin temizlenip aktığı gibi...
Sabah, karanlık odamın penceresinin önünde bu heybetli doğa olayını izlerken yine büyük bir dönüşümün arifesinde buna şahit olduğumu farkettim. Evet bugünlerde içimde yine büyük duvarlar yıkılmakta... Sınırlar kalkıyor ve yeni bir yaşam yolculuğunun başlamak üzere olduğunu hissediyorum. Hayırlısı :)
Dünya bizim aynamızdır
öğretisinden yola çıkarak daima hayatımda yolumun kesiştiği kişileri gözlemlerim. Kimse hayatımıza boşuna gelmez. Bir şekilde yollar kesişiyorsa vardır bir sebebi... Elbette kendimizden... Bana bazen çevremdekiler yorumlar yapar herşeyi kendinde aramak da doğru mu biraz da o kişilerin tercihlerine bak derler. Evet tercihlere saygımız sonsuz da niye bu tercihleri yapanlara dikkatimiz takılır bu kişiler ve olaylar bizim dünyamızın içinde vurgulu bir şekilde oyunu sahneye koyarlar asıl mesele bu...
Sözün özü gençlik yıllarımda okuduğum tüm Agatha Christie romanlarında neden Hercule Poirot ile özdeşleştiğimi artık daha iyi anlıyorum. En hızlı, sanki yutarak okuduğum kitaplardı ve sonunda katili bulma konusunda kendimi oldukça geliştirdim. Kendini tanımak keşfetmek de ipuçlarını yakalayıp içinde senin doğallığını, bütünlüğünü, potansiyelini öldüren katili bulup onunla vedalaşmakla aynı şey. Tek farkı var katili bulduğunda diriliyorsun.
Hepimizin başına gelir. Bazı kişilerle yollarımız ayrılsa da döner döner yine bir araya geliriz. Hani sohbet muhabbet yapmak için değil de tam kritik zamanlarda hayatımızda yeniden beliriverirler. Kurtulmaya çalıştıkça tam da hiç tahmin etmediğimiz olayların içine birlikte çekiliriz. Bir de üzerine yeni tanıştığımız insanlar gelir. Bu insanların ortak özelliklerini dikkatle incelersek sonunda hepsinin ortak yanlarını görürüz.
Bir süredir benim de karşılaştığım kişilerin temel özellikleri negatif düşüncelere, hayatlarındaki olaylara,insanlara kısacası maddeye bağımlı olmalarıydı. Gündelik hayatta bu detayı fark etmek kolay değil. Ancak yeter dediğim bir an geldiğinde oturup tek tek hayatıma çekilen kişilerin ortak özelliklerini listelemeye başladım. Zira uzun zamandır yaşam hikayemin içinde beni ciddi anlamda geliştiren engeller ve güçlüklerle karşılaşıyordum. Ve yaşantımda bir şeyler köklü bir şekilde beni korkularımla yüzleştirdiğinde yeniden dirilip kendimi çözmem gerekiyordu. Farkındalık ve bilinç yükseldikçe geçilmesi gereken yerler de seni kabuklarından soymak için bir o kadar ağacın kovuğuna saklanan gizemli bitkiler gibi gizemli oluyor. Buna rağmen daha dayanıklı ve güçlü oluyorsun. Her şeyin zamanı olduğu gibi bazı kalıpları içsel durumları keşfedip bırakmanın da zamanı var. Doğru zaman şimdi demek ki... Hakikat kaldıramayacağımız hiç bir şeyi yaşatmaz.
Öncelikle şunu söylemeliyim. Geçtiğimiz iki senedeki yaşadığım güçlükleri 15 sene önce yaşasaydım şu anda ciddi ruhsal problemler yaşardım. Oysa kendimize yolculuk sürecinde kendimizi tanıdıkça ve bilincimiz yeni bir bilince uyandıkça başımıza gelenlerin bizi güçlendiren, dönüştüren ve yeni başlangıçlara vesile olan şeyler olduklarına inanç kuvvetlenir. Böylece olanları daha makul ve sakinlikle karşılamak mümkün olur. Gerektiğinde duyguların kendini ifade etmesine izin vermek kaydıyla elbette... Bu süreçte yapay bir güç sergilemek fayda değil zarar getirir. Asıl güç kendine samimi olmaktır. Fırtına da güneş te mümkün iç dünyamızda... Sadece duyguların, kirin pasın akmasına izin vermek amaç...Tutunmak değil...
Hayatıma öyle yada böyle değen bu insanların genel profiline bakınca bağımlı, kurban rolü oynayan ve tüm huzur, yaşam şartlarını dış şartların keyfine bıraktıklarını farkettim.Manevi güçlerini görmezden gelerek dış dünyadan güç toplamaya çalışıyorlardı. Harika bir oyun koyuyorlardı sahneye... Ve dönüp kendime sordum; "Ben nelere bağımlıyım? Şu anda tam da kurban gibi hissettiğim düşünceleri bastırmaya, "aman Gamze etme eyleme sana yakırşır mı demeye meyilli değil miyim?" Kişisel önemlilik kaygısı !!!
Dürüstçe şapkalarımı masaya koyup kendi bağımlılıklarımı, takıldıklarımı yazmaya başladım. Kendine acıyan bu kişiler de kendilerine acımadıklarını zannediyorlardı. Ve farkettim ki içimde kendine acıyan bir parçam öylesine sinmiş ki bir köşeye kucaklanmayı bekler.
Bunları söylemek cesaret gerektiriyor ancak kendimizi karanlığımızla kabul etmek, bu kirli ve zararlı düşünceleri bırakmak varlığımızın sevgi kaynağından daha çok nasiplenmesini sağlar. Bunları bana gösteren tüm bu rüyanın kahramanlarına teşekkür ediyorum. Hatırlamamız gereken en önemli şey "oldum" demek yerine "öldüm" demeye kabul vermek... Bu boşluk, hafiflik , esenlik ve en önemlisi sevgiyle bir olmayı getirir.
Bağımlılıklarımı keşfettikçe içimdeki yaralı çocuğun da bana hatırlattığı anılar geldi birer birer gözümün önüne... Kundalini yoga ile de yolumun boşuna kesişmediğini fark ediyorum. Nötrleşmeyi sağlayan bu nefes ve meditasyon tekniği bu duyguları kolaylıkla dönüşmesine aracı oldu.
Sonrası ne oldu dersiniz? Bu kişiler içinde, bazı kişiler de dönüşmeye başladı. Onlar kendi dönüşümünü seçtiler ve ilişkimiz farklı bir boyuta geçti. Dönüşüme direnen ve halen kurban olmayı seçenler de sessizce çekildiler. Onlar için özgürlüğü tadacakları ve sevgiyle buluşacakları bir an mutlaka var. Ancak bunu şu anda sınırlı algımızla göremeyiz. "Düş en gerçek olandır"
Düşleri ne ise onları yaşamaya yelken açtılar. Olumlu veya olumsuz bilinmez... Ve en önemlisi bu duyguları bırakınca boşalan yerlere dolan canlı enerji hayatımda hiç beklemediğim süprizler getirmeye başladı bile... Bir kaç aya kadar paylaşırım şimdilik seyr eyliyoruz alemi...
Bu sabah gök parçalanırken gözlerimi kapatıp içime döndüğümde zihnimde artık bana hizmet etmeyen bir sürü bağımlılığın, keskin ve güçlü yağmur damlaları ile temizlenirken gökgürültüsü ve şimşeğin duvarlarımı yıkmasını izledim. Bilincin yeni katmanına giriş ve aynı zamanda yepyeni bir yaşam macerasına niyet ettim.
Yağmur bilince düşünce, düşünceler yerini sevgiye bırakır. Sabır, sebat ve kabul ile bambaşka bir yolculuk başlasın o zaman...
Sevgilerimle,




